özleme dair
1 sayfadaki 1 sayfası
özleme dair
Özledim seni...
Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...
Beynimi uyuşturu-yor özlemin...
Çok sık birlikte olamasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlı-yorum.
Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime sapla-nan bir sızı olmaktan çıkıp mütemadi bir boşluğa dönüşüyor.
Sabahlara seni ok-şayarak başlamaları akşamları, her işi bir kenara koyup seninle başbaşa karşılamaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, hırlaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, se-vimli ha-şarılığını, çocuksu küskünlüğünü...
Nasıl da serttin başkalarına karşı be-ni savunurken; ve ne yumuşak, bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken... ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken...
Hasta olduğunda, o korkunç kriz ge-celerinde günler, geceler boyu nöbet tuttuk başında... o şen kahkahalarına yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek...
"Atlattı"
; müjdesini kutlarken yor-gun bedenindeki yaraları okşayarak, doktorun böldü sevincimizi:
"Yaşayamaz artık bu evde... yüksek binalar ve be-ton duvarların gri kentinde" dedi, "O gitmeli... ve kendine yeni bir hayat çizmeli..."
Bilsen, ne zor gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana...
Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unut-mandan geçtiğini bilmek...
Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" de-mek...
"Beni ne kadar ça-buk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa" demek sa-na ne zor...
Sesimi, kokumu çe-kip alıvermek beynin-den, sesin, kokun hâlâ beynimdeyken...
... seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakma-nı istemek senden...
... yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...
... ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın arka koltuğuna, birlik-te güneşlendiğimiz on-ca yazı, yanyana titreş-tiğimiz onca kışı, pay-laştığımız bunca acıyı, onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına, ar-kandan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor...
... ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir şoföre "Hızla uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git" demek...
... yokluğunu beklemek, ne zor...
Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...
Beynimi uyuşturu-yor özlemin...
Çok sık birlikte olamasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlı-yorum.
Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime sapla-nan bir sızı olmaktan çıkıp mütemadi bir boşluğa dönüşüyor.
Sabahlara seni ok-şayarak başlamaları akşamları, her işi bir kenara koyup seninle başbaşa karşılamaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, hırlaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, se-vimli ha-şarılığını, çocuksu küskünlüğünü...
Nasıl da serttin başkalarına karşı be-ni savunurken; ve ne yumuşak, bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken... ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken...
Hasta olduğunda, o korkunç kriz ge-celerinde günler, geceler boyu nöbet tuttuk başında... o şen kahkahalarına yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek...
"Atlattı"
; müjdesini kutlarken yor-gun bedenindeki yaraları okşayarak, doktorun böldü sevincimizi:
"Yaşayamaz artık bu evde... yüksek binalar ve be-ton duvarların gri kentinde" dedi, "O gitmeli... ve kendine yeni bir hayat çizmeli..."
Bilsen, ne zor gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana...
Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unut-mandan geçtiğini bilmek...
Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" de-mek...
"Beni ne kadar ça-buk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa" demek sa-na ne zor...
Sesimi, kokumu çe-kip alıvermek beynin-den, sesin, kokun hâlâ beynimdeyken...
... seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakma-nı istemek senden...
... yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...
... ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın arka koltuğuna, birlik-te güneşlendiğimiz on-ca yazı, yanyana titreş-tiğimiz onca kışı, pay-laştığımız bunca acıyı, onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına, ar-kandan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor...
... ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir şoföre "Hızla uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git" demek...
... yokluğunu beklemek, ne zor...
!-kemal-!- Mesaj Sayısı : 5
Kayıt tarihi : 30/07/09
Nerden : Ankara
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz